5 Ocak 2010 Salı

Mevlâna’nın Anadolu’ya Gelişi – Bağdat

Göç kafilesinin bu tartışmalı ilk durağının ardından ikinci konak yeri ise Bağdat olmuştur. Burada Bahaeddin Veled ve beraberindekileri şeyh Şahabeddin Suhraverdi misafir etmiştir. Bahaeddin Veled ve ailesi burada iken Belh’in Moğollar tarafından istila edildiği ve Harzemşah Sultanı Muhammed Tekiş’in perişan edildiği haberini alırlar. Bağdatta kalmaları için yapılan ısrarlara rağmen kafile Kâbe’yi ziyaret için buradan ayrılır. Kâbe ziyaretinin ardından Anadolu’ya yolculukları başlar. Hac yolunda dönüşte Şam’a uğrayarak burada Şeyh-i Ekber Muhyiddin İbnü'l-Arabî (1165-1240) ile görüşmüşlerdir. İbnü’l Arabî’nin Bahaeddin Veled’in arkasından yürüyen Celaleddin Muhammed’i gördüğünde “Sübhânallah! Bir okyanus bir denizin arkasında gidiyor!" dediği rivayet edilir. [1] Anadolu’da Halep ve Malatya’da mola verilmesinin ardından Mengücek Oğulları Beyliği’nin başkenti Erzincan’a uğrayarak, Sivas, Kayseri, Niğde üzerinden bugünkü Karaman’a (Larende) varırlar.[2] Bu seyahatlerin Celaleddin Muhammed’in Mevlâna olmasında yani dünya görüşü ve karakterinin oluşumunda büyük etkisi olmuştur.[3]


[1] A. Selâhaddin Hidâyetoğlu, Hz.Mevlânâ 'nın Hayatı ve Şahsiyeti, http://akademik.semazen.net/article_detail.php?id=79 (09 Ocak 2008)

[2] Ahmet Kabaklı, Mevlana, Toker Yayınevi, İst., 1972, s. 21.

[3] Ülken, Hilmi Ziya, “Mevlâna ve Yetiştiği Ortam”, Bildiriler (Mevlâna’nın 700. Ölüm Yıldönümü Dolayısıyla Uluslararası Mevlâna Semineri, 15-17 Aralık 1973 Ankara), Hz. Mehmet Önder, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1973, s. 230.

0 yorum: