Mevlâna Celaleddin Rumî, yirmibeş otuz yaşlarına kadar ailesi içinde ve bütün Harezm bölgesinde konuştuğu Türkçe Harezm lehçesi ile idi. Bu lehçe Hâkaniye, Kaşgar ve doğu lehçesi isimleri ile de belirtilmektedir. Mevlâna, Anadolu’ya geldiğinde ise Selçuklular arasında konuşulan Türkçe Oğuz lehçesindendi. Oğuz lehçesi ise Kıpçakça ya da Batı lehçesi olarak bilinmektedir.[1]
Bu iki büyük Türk lehçesi arasında yapı ve vurgu bakımından daha 11. yy.da bile bazı büyük farklılıklar mevcuttur. Bu ayrılığı bu dönemlerde yazılan Kaşgarlı Mahmut’un ünlü eseri Divan-ı Lügat’it Türk açıkça gözler önüne sermektedir. Eğer Mevlâna Anadolu’da anadili olan Hâkaniye lehçesi ile yazmış olsa idi Anadolu’daki Oğuzlar onu anlayamayacaktı. Mevlâna gibi halk için yazma gayesinde olan biri için bu durum oldukça büyük bir açmazdır. Bu iki lehçe arasındaki farkı daha iyi anlayabilmek için iki lehçe ile yazılmış şiirlerden örneklere bakalım.
Öncelikle Mevlâna’dan yirmi yıl önce ölmüş olan Ahmet Yesevî’nin Divan-ı Hikmet’inden şu beyitlere bakalım:
“Riyazetni katığ tartıb kanlar yutub
Min defter-i sânî sözdin açtım mana
Kul Hâca Ahmed men defter-i sânî aytım
Kan-yaş töküb yığlamaslar misal-i bulak
Tâze tâze Hikmet’larım sânî defter
İsiz sözüm nâdânlarka kılur ebter
Min defter-i sâni aytım sizka yâdigar
Ervâhimdin medet tılab okung zinhâr”
Şimdi de Mevlâna’nın eserlerinden Hâkaniye lehçesi ile yazılmış birkaç beyite bakalım:
“Goftem korukçu geşte-i ışk amma yurt-u dil
Yaylak-ı sultan çün buved kışlak-ı çobanist in
Çü nûşidem zi tutmaceş fürû kûbid çün sirem
Çü tuzluk ru turş kerdem kezan şirin buridestem”
İki lehçe arasındaki farkı ortaya koyduktan sonra değinilmesi gereken bir diğer konu ise Mevlâna’nın divanında ve mesnevisinde kullandığı Türkçe kelimelerdir. Bunlar; amaç, armağan, ayaz, aş, baba, bey, çarık, çavuş, damgaçi, götürü, gerek, gerdek, hakan, kak (kuru meyve), kışlak, yaylak, koç, konuk… gibi liste daha da çoğaltılabilir.[2]
[1] Bkz. M. Fuad Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, 3. Baskı, s. 130.
[2] Neşet Çağatay, “Mevlâna’nın Yazı Dili Neden Farsçadır”, Yirmi altı Bilim adamının Mevlana Üzerine Araştırmaları, Hz. Feyzi Halıcı, Ülkü Basımevi, Konya, 1983, s. 39-40.
0 yorum:
Yorum Gönder