Selçukluların yıkılması ve Moğolların Anadolu’yu talan ve istila hareketleri 13. yüzyılın en önemli siyasi gelişmelerinden biridir. Bu istila hareketi ikinci büyük Türkmen akınları ile bir nebze de olsa durdurulmuştu. Bu akınlarla Anadolu’ya yerleşen ve siyasi birlik kuran Karamanoğulları, Eşrefoğulları gibi Türk beylikleri hâlâ öz kültürlerini korumakta olduklarından Türk bürokratlar kullanmışlar ve Türkçe konuşulmasına büyük önem vermişlerdir. Karamanoğlu Mehmet Bey’in ünlü Türkçe fermanı hâlâ akıllardadır. Ancak bunları göz önünde bulundururken atlanmaması gereken önemli bir nokta daha vardır. Beylikler öncesinde bölgenin en önemli güçlerinden biri olan Anadolu Selçukluları, bütün devlet yazışmalarını Farsça olarak yapmış ve İranlı bürokratlar kullanmışlardır.[1]
Siyasi olarak başlayan bu etki kültürel alanda daha derin bir niteliğe sahiptir. Mevlâna’nın eserlerinde kendisinin de dile getirdiği üzere bu dönem gerek edebî gerekse bilim çevrelerinde yoğun bir Fars etkisinin olduğu bir dönemdi. İran eserlerinin taklitleri ile başlayan edebiyattaki Acem etkisi özgün eserlere ulaşsa da dönemin kalem erbaplarının çoğunda bu Farsça hayranlığının etkileri görülmektedir. Şiir yazarken yaptıkları hataları Türkçenin Arapça ve Farsçaya oranla daha kaba ve kabiliyetsiz oluşuna bağlayan şairler âdeta Türkçe yazmaya mecbur olmalarından şikâyet eder haldedirler. Aynı düşünceleri Mevlâna ve mirasçılarında da görmekteyiz. Sultan Veled, Rebâb-Name isimli eserinin Türkçe kısmında Türkçesinin iyi olmadığını söylemektedir.[2] Yine aynı dönemin şairlerinden Âşık Paşa, Garip-Name adlı eserinde Türkçeye bakışı açıkça şöyle dile getirmiştir.[3]
“Türk diline kimseler bakmaz idi
Türklere her giz gönül akmaz idi
Türkler dahi bilmez idi bu dilleri
İnce yolu ulu menzilleri”
[1] Ülken, Hilmi Ziya, “Mevlâna ve Yetiştiği Ortam”, Bildiriler (Mevlâna’nın 700. Ölüm Yıldönümü Dolayısıyla Uluslararası Mevlâna Semineri, 15-17 Aralık 1973 Ankara), Hz. Mehmet Önder, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1973, s. 235-236.
[2] Sultan Veled Çelebi, Divan-ı Türkî-i Sultan Veled, 8. Beyit. s. 84.
[3] Fuad Köprülü, Edebiyat Araştırmaları, 3. Baskı, T.T.K. Yay., Ank., 1999, s. 272-280.
0 yorum:
Yorum Gönder